Starless
Geceleri, hayata küskün hissettiğimiz anlarda, yıldızsız bir gökyüzü danışmanımız, sırdaşımız ve huzursuz halimizin efendisi olur.
Böyle gecelerde gökyüzü, sonsuzluktan bir galaksi dilimi gibi gözükmez. Tam tersi; ıssız bir sirkin kasvetli çadır tuvaline benzer. Hayatın alaycı ve acı gösterisinin sahnesi…

King Crimson’ın Starless’ının (1974, Red albümleri) melodik açılışı bariz bir dinginlik, tellere asılı bir atmosfer, ardından Mellotron’un notaları ve sanki bir odanın kapısını açıyormuş gibi görünen anlatıcı gitarı ile bizi bir pencereden bakmaya çağırıyor. İçeride bir adam gecenin karanlık semasına bakıyor. Ve içeride, bir prog-rock insan draması yaşanıyor.

Wetton’ın derin ve güçlü sesi, titanların gece yolculuğunun hikaye anlatıcısı oluyor. Bunlar, karanlık, güçlü atlar gibi giden ve olan ile olacak arasında dörtnala koşan düşüncelerimizin yoldaşları. O odaya kilitli, yıldızsız gökyüzü altında, o adamın üzerinden varlıklarını zorlayan düşünceler bunlar. Özlem dolu bakışlarının yöneldiği bir gün batımının altın görüntüsünü unutmuş bir adam.
Sundown dazzling day
Gold through my eyes
But my eyes turned within
Only see
Starless and bible black
Burada adamın kaygısını açıkça görebiliyoruz. Bir çiçek alırsa, onun solmasını izlemek zorunda kalacağını bilen bir adam bu. Gecenin büyüsünü bilen ve uykuya yol açan kaçınılmaz fiziksel kapanmaya teslim olmak istemeyen bir adam. Çünkü ölüme daha çok benzeyen şey uykudur. Yani, uyanık şekilde, yıldızların olmadığı karanlık bir gecede boğulmaya devam ediyor, bu geceden sonra ise yüzmeyi öğreneceğinin farkında. Bu gecenin getirdiği hayat ve düşünce denizinde yüzmeye devam edecek.

Daha sonra yüzünde çarpık bir gülümsemeyle ona şefkat sunan eski bir arkadaş belirir.
Old friend charity
Cruel twisted smile
And the smile signals emptiness
For me
Starless and bible black
İşte bu yüzden, bazen tanıdık yüzleri ayartmalarımıza atfetmek daha kolay görünüyor, bu yüzden de onlarla savaşmak daha zor görünüyor. Ve sonra olur da bu ayartmalara boyun eğerseniz, kendinizi kolayca haklı çıkarabilirsiniz.

Ice blue silver sky
Fades into grey
To a grey hope that oh yearns to be
Starless and bible black
Starless’ta rüya gibi bir deniz, uykusuz adamı taşır ve bir arı sürüsü gibi, mavi bir buz örtüsü öne çıktığında ve gökyüzü gümüş rengine döndüğünde yüzmeye başlar. Ama bu sadece bir an sürer ve sonra güzel gökyüzü griye döner, buz bir kafese dönüşür. Fripp’in azimli gitarının ritmiyle kıvranan deniz kaybolurken uykusuzluk çeken kişi kapana kısılır.

Ve sonra King Crimson’ın planı hayata geçiyor. O yükselen doruk, daha yüksek ve daha yüksek, daha hızlı ve daha etkileyici; Bruford’un davullarının ortasında yükselen bir gitar çılgınlığı.
Uykusuzluğun yüzdüğü o deniz, prog rock dehalarının müzikal bozulmalarıyla şekilsizleşir, daralır ve daha sonra genişler. Maddenin biçimini değiştirebilen, notalara hayat ve fiziksel biçim kazandıran, ruhu yücelten bir grup olan King Crimson’ın elinde balmumu gibi olur.
Bruford, perküsyonun yaratılmasını sağlıyor. Geceyi hareket ettirip, yıldızları çağırıyor ve sonra ağlayarak saksafonun sahne alması için bir boşluk bırakıyor. Ve bunu şuana kadar söylenen ve yapılan her şeyi alaya alarak, dalge geçerek yapıyor. Sonunda Kings of prog rock orkestrasına yol vermeden evvel Wetton’ın vokal notalarını takip ederek yukarı ve aşağı doğru hareket ediyor.
İşte bu hayat ve Starless’ın uykusuz adamı bile bunu anlıyor. Çok derin, çok düşünen, anın boşluğuba teslim olmayan bir adam. O gece, adam hayatın tılsımına, davulların gümbürtüsüne ve saksafonun gücüne kapılır. Kontrollü farkındalık, çöküşün cazibesi ve şimdinin görkemi onu çok etkiler. Onu, muhteşem bir gerçeğe teslim olmaya zorlayacak o gerilim. Yıldızsız bir gecede ayı çok daha iyi görebilirsiniz.