Başka Bir Dünya (En Annan Varld)
En Annan Varld – Agusa
İsveçli grup Agusa’nın 4. stüdyo albümü 2 ay önce, 10 Eylül’de yayımlanmıştı. Yeni çıkan albümleri takip ettiğimiz için Agusa’nın yeni albüm bilgisini gördüğüm zaman gerçekten heyecanlanmıştım çünkü 4 yıl önce yayımladıkları ‘Agusa’ albümünü kendi blogum için de yazarken üstüste kaç kez dinlediğimi hatırlamıyorum. O kadar çok albümü baştan sona dinlemiştim ki, bir süre geçtikten sonra yeni dinlediğim bir çok müziği Agusa ile karşılaştırma yapıyordum.
Agusa, İsveç’in Malmö şehrinde kurulan, ilk albümlerini ertesi yıl 2014’de yayımlamıştı. 2015’de 2. albümlerini yayımlayan grup, verdikleri konserleri de daha sonra albüm haline getirmişlerdi. 2017’de benim de fazlasıyla sevdiğim, o zamanlar yazdığım blog için 2017’nin en iyi albümleri arasında gösterdiğim grup, konserler vermeye devam etmişler ve iki konser albümü daha yayımlamışlardı.
Agusa, günümüzde varolan bir çok retro gruplarından ayrılan bir yanı var, o da kullandıkları enstrümanlarla yepyeni bir müzik ortaya koymalarıdır. Bir çok retro grubunun yaptığı gibi 70’lerin ritimlerini, melodilerini yada atmosferini günümüze taşımıyorlar, yepyeni bir müzik ortaya çıkartıyorlar. 70’li yılların grupların beslendikleri folk, caz, klasik müzik gibi türlerden beslenerek yaratıcılık gerektiren müziği sanatçılar topluluğua yaraşır bir şekilde ortaya çıkarıyorlar.
Bir başka dünya anlamına gelen ‘En Annan Varld’ albüm 2 uzun parçadan oluşuyor. 25 dakikalık ‘Sagobrus’ parça, senfonik yapısıyla dikkat çekiyor. Erken dönem Camel, Caravan gibi Canterbury ekolünün güçlü atmosferini net bir şekilde yansıtıyorlar. Akustik gitar Anthony Phillips‘i anımsatırken, flütün doğallığı, doğaçlama etrafında dönen klavyeler ve elektrik gitar sizi bambaşka bir dünyanın ortasına bırakmış oluyor.
Özellikle belirtmek gerekiyor ki, albüme klavyelerin başında duran Roman Andrén, Peter Bardens‘i aratmayacak şekilde bir yaratıcılık katmış.
‘Uppenbarelser’, 21 küsur dakikalık albümün ikinci parçası. Agusa bu parçada daha çok krautrock’ın efsanelerinden Popol Vuh’un atmosferini geri getirmiş. Deneysel akustik gitar sesleri ile klavyelerin hafif uğultusu, yeni bir dünyaya değil de, fantastik bir dünyaya getiriyor. İlk parçaya göre biraz daha farklı olan parçada Agusa üyeleri enstrümanlar üzerinde ne kadar yetkin olduklarını gösteriyorlar.
Albümde bulunan 2 parçadan birisini favori olarak seçmek oldukça zor. Yine de benim için ‘Uppenbarelser’ parçası biraz daha ön planda. Mistik bir atmosferde orta dünyaya yol aldırıyor. Aynı 70’li yıllarda çıkardığı 4 albümle progresif rock tarihinde iz bırakan Bo Hansson gibi.
