Aldous Huxley ve The Doors
Şiir ve rock müziğin en bilindik isimlerinden The Doors ve Aldaus Huxley.
Aldous Huxley ve The Doors
Şiir ve rock and roll’un birlikte iyi çalışabileceğine dair kanıta ihtiyacınız varsa, yalnızca The Doors’a bakmanız gerekir.
Jim Morrison liderliğindeki grup, 1960’ların sonunda blues esintili saykedelik şarkılarıyla öne çıkar. Müziklerinin ve şarkı sözlerinin parlaklığının ötesinde, Morrison silinmez sahne kişiliği sayesinde ikonik bir duruma gelir. Maskaralıkları nedeniyle sahnede sık sık tutuklanması The Doors grubunun konserlerini unutulmaz kılar.
Punk şair öncüsü Patti Smith Morrison’ın şiiri rock müzikle birleştirmesini ‘Just Kids’ adlı anı kitabında şöyle yazar.
‘Jim Morrison’ı izlerken bunu yapabileceğimi hissettim.’
Morrison’ın izinden giderek tüm zamanların en etkili sanatçılarından biri olur.
Lise öğretmenine göre Jim Morrison ;
‘Jim, sınıftaki herhangi bir öğrenci kadar ve muhtemelen daha fazla okuyordu, ancak okuduğu her şey o kadar sıra dışıydı ki (Kongre Kütüphanesi’ne giden) başka bir öğretmene Jim’in hakkında rapor verdiği kitapların gerçekten var olup olmadığını kontrol ettirmuştim. On altıncı ve on yedinci yüzyıl demonolojisi üzerine İngilizce kitaplar oldukları için onları uydurduğundan şüpheleniyordum. Adlarını hiç duymadım ama vardılar ve yazdığı makaleden onları okuduğuna ikna oldum ve tek kaynak Kongre Kütüphanesi olabilirdi.
Morrison, Jack Kerouac, William S. Burroughs ve Allen Ginsberg gibi Beat Generation’dan yazarları ve Arthur Rimbaud gibi Sembolist şairleri en büyük etkilerinden bazıları olarak gösterir. Hepsi de inançlarını büyük ölçüde etkileyen Franz Kafka, Albert Camus ve Vladimir Nabokov gibi yazarlardan keyif alır.
İngiliz yazar Aldous Huxley de Morrison’ı önemli ölçüde etkiler, öyle ki genç müzisyen grubuna Huxley’in ‘The Doors of Perception’ adlı kitabından adını verir. 1954’te yayınlanan kitapta Huxley meskalinle olan deneyimini araştırıyordur ve yazar, saykedelik yaratıcılığa yardımcı olabileceğini savunuyor. Başlık, William Blake’in The Marriage of Heaven and Hell adlı kitabından alınmıştır: ‘Algı kapıları temizlenseydi, insana her şey olduğu gibi görünürdü: sonsuz.’
Bu, üniversiteden sonra zamanının çoğunu LSD alarak geçiren Morrison için kesinlikle çekici bir fikir olur. 1967’de Newsweek ile yayınlanan bir röportajda klavyeci Ray Manzarek şunları söyler ;
‘Bildiğiniz ve bilmediğiniz şeyler var, bilinen ve bilinmeyen şeyler var ve arada kapılar var – bu biziz. Senin sadece ruh olmadığını, aynı zamanda bu çok duyusal varlık olduğunu söylüyoruz. Bu kötü değil, bu gerçekten güzel bir şey. Cehennem, cennetten çok daha büyüleyici ve tuhaf görünüyor. Tüm varlık olmak için ‘diğer tarafa geçmelisin’.’
Huxley’in Morrison üzerindeki etkisi, şarkıcının inançlarını ve ilgi alanlarını şekillendirmede hayati öneme sahiptir ve ardından saykedelik müziğe katkısına yardımcı olmuştur.