Ritchie Blackmore ve Led Zeppelin
Ritchie Blackmore, Led Zeppelin’in Deep Purple’ı nasıl şekillendirdiğini şöyle anlatıyor.

1960’lar ve 1970’lerde rock müzik sekillenirken aynı zamanda yeni bir devrim yaşanıyordu. Dönemin grupları daha sert, daha gürültülü, daha karanlık ve daha ağır riffleri ortaya çıkarıyorlardı. Aynı dönem hard rock ile heavy metal başlı başına bir tür olarak gelişiyordu. Öncülük edenler ise üç İngiliz gruptu: Black Sabbath, Led Zeppelin ve Deep Purple.
Deep Purple gitaristi Ritchie Blackmore, grubu ara sıra sesini çalmakla suçlasa da, meslektaşı Zeppelin gitaristi Jimmy Page’in etkisinden bahsetmekten asla çekinmez. Blackmore, Classic Rock’a “Zeppelin’in yaptıklarından etkilendim,” demiştir. “Bu tür şeyler yapmak istedim ve eğer başarılı olmazsa, hayatımızın geri kalanında gidip orkestralarla çalacağız. Biz de öyle yaptık ve şans eseri yükseln Deep Purple In Rock albümü oldu. Bunu bilerek her şarkıya eşlik edecek şekilde yapmıştık, hiç sükunet yoktu. Bundan çok memnun kaldım çünkü bir daha asla bir orkestra ile çalışmak istemedim.”
Blackmore, grubun Royal Albert Hall’da Royal Philharmonic Orchestra ile işbirliği yapan Deep Purple’ın yer aldığı, grubun 1969 tarihli Concerto for Group and Orchestra albümüne atıfta bulunur. Blackmore, grubun yönetmenliğinden hayal kırıklığına uğramış, her şeyi soyup müziği basitleştirme arayışıyla konserlerden ayrılır. Çözüm, Led Zeppelin’in kitabından bir not alarak geldi.
‘Led Zeppelin. ‘Whole Lotta Love’ı yayınladıklarında sert yaklaşımlarını beğendim. Hemen bu tür bir tarza uyum sağladım çünkü daha önce orkestralarla uğraşırken şöyle düşündüm: bir sorun var; Verebileceğim her şeyi vermiyorum. İlham için onlara teşekkürler. Small Faces’tan alan Jeff Beck’ten aldılar’ der Ritchie Blackmore.
Blackmore, Ritchie Blackmore Story belgeseli için verdiği bir röportajda ise ‘Hepimizin aynı bölgeden gelmesi tuhaf’ der. ‘Söylediğim gibi, Jimmy Page ile aynı köydeydi, orası bir köy gibiydi. Aslında bir kasaba bile değil. Clapton birkaç mil daha uzaktaydı ve elbette (Jeff) Beck başka bir bölgedeydi, ama tabii ki aynı yaştaydı’.
‘O zamanlar biri olacağını biliyordum. O sadece iyi bir gitarist değildi, aynı zamanda o yıldız kalitesine de sahipti’ diye devam ediyor. ‘Onda bir şey vardı, çok dengeli ve kendinden emindi. Kendinden emindi ama kibirli değildi. Ben de ‘bir yere gidecek’ diye düşündüm, o adam, bilirsiniz. O ne yaptığını bilir’.
‘Çoğu gitaristin çok ilerisindeydi. O gerçekten iyiydi, kendisinin de iyi olduğunu biliyordu. (Ayrıca, kibirli değildi ama kendi içinde çok rahattı’. der Blackmore. “Sonra ’64 veya ’65’te onunla buluştum, aslında onunla birkaç seans yaptık. Biri Jeff Beck’leydi. Jeff soloyu aldı ve herkes solo hakkında çılgına döndü, bu gerçekten iyi bir soloydu. Çaldığımı fark ettim ve ellerime bakıyordu. ‘Neden ellerime bakıyorsun?’ dedim ve ‘Nerede olduğumuzu bilmiyorum’ diye yanıt verdi. Ben sadece akorlarını takip ediyorum.’