Hayvanlardan Tanrılara Sapiens
İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi (27 Mayıs 2017’de yazıldı)

11 yıl önce patronumun tavsiyesiyle okuduğum ‘Tüfek, Mikrop ve Çelik’ kitabı sanırım ilk bilim kitabıydı. Sonrasında bilime de merak salıp bir çok kitap okudum. Ancak ‘Tüfek, Mikrop ve Çelik’ kitabının bende bıraktığı izlenimi hiç bir kitap dolduramadı.
‘Tüfek, Mikrop ve Çelik’, insanoğlunun gelişiminde önemli varsaydığı üç nesneyi kitabının ana konusu yapmıştı. Tüfeğin, mikrop’un ve çelik’in insan toplulukları arasında ki ilişkisini anlatıyordu. Kitabı yazma amacının da bir soru olduğu üzerineydi. ‘Niçin Avrupalı’lar bütün dünya’yı fethetti de, diğer kıtalar dünya’yı keşfetmedi. Yazar, bunu içinde bulunduğumuz çağın bilimsel bilgileriyle mantıklı bir şekilde açıklamıştı.
Birkaç gün önce de twitter’da haberlere ve gelişen olayları bakarken, takip ettiğim birinin bir paylaşımını gördüm. Az önce bitti diye not düşmüş, kitabın resmini paylaşırken. Merak edip, hemen pdf’si var mı diye baktım. Önüme çıkınca da hemen indirip okumaya başladım. ‘Tüfek, Mikrop ve Çelik’ kitabı kadar bilimselliğe yakın duruyordu.
Bahsettiğim, ‘Hayvanlardan Tanrılara Sapiens – İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi’ kitabını bugün bitirdim. Kendime göre bazı notlarda aldım okurken.
Okumayanlar için not alın derim, okuyanlara ise tekrara okuyup not almasını tavsiye ederim.
Yazar, Kudüs Beşeri İlimler Fakültesinde öğretim görevlisi bir tarihçi; Yuval Noah Harari. Kitaba insanın, homo sapiens’in, diğer türlerden çok da farklı olmayan bir şekilde yaşadığını ancak daha sonraları doğaya ve diğer türlere üstün geldiğini ve bunların nelerden kaynaklandığını açıklamaya çalışarak başlıyor. Sapiens’in diğer türlere üstünlüğünü dil’in kullanımına bağlıyor. Dil sayesinde insanın dedikodu yapmasını ve bunun üzerinden sapiens’in hayallerini, efsanelerini, mitlerini, dinlerini ve son olarak da ideolojilerini ortaya çıkardığını belirtiyor. Dil sayesinde ortaya çıkan bütün bu insana özgü soyut kavramlar ve sadece insan ürünü olan inanç sistemleri olduğunu belirtiyor. Bu dönemi M.Ö. 70 binden M.Ö. 9 bin yılında ki tarım devrimine kadar getiriyor ve buna ‘Bilişsel Devrim’ diyor.
Tarım Devrimi’ne geçişin, insanın her zaman daha iyi bir yaşam, daha güvenli bir yaşam düşüncesini temel alarak açıklamaya çalışıyor. Güneşin altında daha iyi bir yaşam için çalışarak doğayla yarışmaya çalışırken, bilişsel devrim dediği dönem ile kıyaslamalara giriyor. Gerçekten sapiens’ler tarım toplumlarını kurdukları zaman mutlu olmuşlar mıydı?.

Kitabın bu bölümlerini okurken aklıma ortadoğu dinlerinin cennet tasvirleri geldi. Cennet düşüncesi genel olarak sınırsız yeşillikte ovalarda, ormanlarda, bolca meyve ve sebzeyle betimleniyordu. Acaba tarım toplumları daha iyi bir yaşam için tarım toplumuna geçtiklerinde dahi eskiyi, avcı toplayıcı dönemlerini mi özleyerek cennet tasviri yapmıştı. Sonraki bölümlerde bunun cevabını dolaylı yoldan vermişti. Günümüzde bile sapiens hala o avcı toplayıcı dönemde gelişen genlerle hareket ediyor ve o dönemin düşleriyle yaşıyor.
Tarım devrimi dönemi, bilişsel devrim kadar uzun sürmüyor. Bilişsel devrim döneminin en az 60 bin yıl süresi varken, tarım devrimin 10 bin yıllık süresi var. Sonrasında gelen ‘Bilimsel Devrim’ döneminin ise hala içinde yaşıyoruz.
Bilimsel devrim’i ingiltere’de ortaya çıkan zorunlu bazı teknik gelişmelere, emperyalizme, aslında o dönemin kolonyalizm, bağlıyor. Emperyalizmin bilimin gelişmesine olan etkilerini anlatırken, överek değil, zorunlu bir dönem olarak belirtiyor. Buradaki zorunluluk durumunu sapiens’in davranış biçimine bağlıyor.
Emperyalizm(kolonyalizm) ile bilim kolkola girerken, üçüncü bir arkadaş daha ekleniyor yanlarına, kapitalizm. Kapitalizm; sermayecilik, Adam Smith ile birlikte teorileşiyor, daha doğrusu din haline geliyor. Üç arkadaş; emperyalizm, bilimsel bilgi, kapitalizm, günümüze kadar işbirliğini sürdürüyor.
Kapitalizmi, kredi kuruluşlarının organizasyonu olarak görür ve insanların bu kredi kuruluşlarına (bankalar) olan güvenleri, yani inançları, sayesinde kapitalizmin geliştiğini anlatır.
Bu bölümü okurken aslında kapitalizmin de modern bir din olduğu sonucuna ulaştım.
Nitekim yazar, çok geçmeden kapitalizm dini diye de belirtti.
Günümüze geldiğinde ise, 1945 yılından itibaren dünya’nın küreselleştiğini, cahillik döneminde ki savaşların, soykırımların, katliamların yavaş yavaş bittiğini, internet sayesinde insanların birbirlerini anlamaya başladığını belirttir. Ancak yeni bir dininde oluştuğunu ve adının da tüketimcilik olduğunu da ekler. Tüketimcilik diniyle insanların kendilerini değiştirdiğini, dünya’ya ve hayata yeni anlamlar yüklediğini, eski hakim anlayışın yok olduğunu anlatır.
Son bölümlerinde sapiens’in geleceğe bakışını, bilim kurgu yazının iyi yada kötü, gelecekle ilgili kehanetlerin dikkate alınması gerektiğini anlatır. Ve son olarak insan ne kadar mutludur diye sorar. Temel olarak da insanların diğer canlılar gibi biyolojik bir canlı olduğunu ve mutluluğunda salgıladığımız hormonlar sayesinde oluştuğunu belirtir. Burada aklımda kalan, insanların mutluluklarının sınırlı olduğunu ve mutluluğunu arttırmak için yeni, değişik şeylere ihtiyaç olduğunu ve bunu da hayal gücüyle yaptığını söyler.
Kitabın son kısmında, bütün sapiens’lerin belirli düzeyde bir bilinç seviyesinde ulaştıklarını ama gelecekle ilgili tahminlerde, eski inançlılarında, islam budizm hristiyanlık gibi, ahlaki yorumlarının da dikkate alınmasını söylerken, daha önce belirttiği; bilim, üstün ahlak yada ruhani bir ortamda gerçekleşmez, ekonomik, siyasi ve dini çıkarlarla şekillenir sözüne tam olarak uyar.
Sonuç olarak, geleceğimizi şekillendirecek olan yine sapiens’in, insanoğlunun hayal dünyasıdır.
Kitabın içinden verdiği bir örneği buraya aktarayım. Eski inanç sahiplerinden amerikan yerlisinin yeni inanç sistemine bakışı.
Astronotlar “Ne istiyorsunuz?” diye sorar.
Yaşlı adam, “Kabilemdeki insanlar Ay’da kutsal ruhların yaşadığına inanır. Onlara halkımdan önemli bir mesaj iletmenizi isteyecektim.”
Astronotlar “Mesaj nedir?” diye sorar.
Adam kendi dilinde bir şeyler mırıldanır, sonra da astronotlara bunu ezberleyene kadar tekrar etmelerini söyler.
Astronotlar “Bu ne demek?” diye sorar.
“Bunu size söyleyemem. Sadece bizim kabilemizle Ay ruhlarının bilebileceği bir sır,” der.
Üsse geri döndüklerinde astronotlar uzun uğraşlardan sonra yerel dili konuşabilen birini bulurlar ve ondan mesajı tercüme etmelerini isterler.
Ezberledikleri şeyi söyleyince çevirmen kahkahalarla gülmeye baslar.
Nihayet sakinleşince, astronotların o kadar dikkatle ezberlediği sözlerin,
“Bu adamların size söylediği hiçbir şeye inanmayın. Topraklarınızı çalmaya geldiler,” oldugunu söyler.
Çıkardığım bazı notlar:
Homo sapiens açgözlülüğü
Paranın insanlarda güven (inanç) oluşturması
Hayali güven, krediler
Homo sapiens’in hayallerinin, toplumu düzenlemesi
Kapital, üretime adanmış para, ürün, kaynak; zenginlik ise saklanmış, üretken olmayan faaliyetlere harcanan değer.
Bankaya para yatıran, sigorta yaptıran işçi; kredileri beslediği için kapitalizmin devamını sağlar ve pratik olarak kapitalisttir.
Kapitalizm, 20. yüzyılın dini iken 21. yüzyılın dini tüketimciliktir.
Marksizim, sosyalizm, komunizm. liberalizm, kapitalizme alternatif dini inançlardır.